top of page

Dijital Pazarlama: Kavramsal Körlükten Stratejik Netliğe

  • Murat Özkan
  • 13 Eki
  • 4 dakikada okunur
dijital Pazarlama

Dijital pazarlama bugün iş dünyasının kutsal kâsesiymiş gibi pazarlanıyor. Herkes ekran karşısına geçip birkaç reklam kampanyası açtığında kendini pazarlamacı zannediyor. Oysa dijital pazarlama ne bir satış düğmesidir ne de anlık bir mucize. Asıl sorun kavramların iç içe geçirilip sulandırılmasıdır. Reklam, satış, pazarlama, dijitalleşme… Hepsi bir potada eriyip anlamını kaybetmiş durumda. Ve bu kavramsal çorba, stratejik düşünmeyi yok ediyor.



Reklamın etkisi sanıldığı kadar basit değildir. Bir reklamı izlemek ya da bir içeriğe denk gelmek, tüketicinin davranışını değiştirdiği anlamına gelmez. Satış artışlarını reklam başarısına bağlamak, yağmur yağınca şemsiye satıldı diye gökyüzüne pazarlama payı biçmeye benzer. Mevsimsellik, fiyat politikaları, rekabet hamleleri, hatta ekonomik iklim gibi onlarca dışsal faktör varken “reklam işe yaradı” demek en hafif tabirle analitik cehalettir. Üstelik reklamın etkisi anlık değil, gecikmelidir. Tüketici bugün gördüğü bir mesajın etkisini haftalar sonra davranışa dökebilir. Reklam, tek başına karar belirlemez; sadece davranışın içindeki küçük bir kıvılcımdır.

İşte tam da bu nedenle dijital satış ile dijital pazarlamayı birbirine karıştırmak büyük bir hatadır. Dijital satış, işlemdir. Sepete ekle, öde, kargoyu bekle. Dijital pazarlama ise stratejidir; algı inşa eder, zihin şekillendirir, marka hafızası kurar. Bugün dijitalde satış yapan birçok kişi, kendini pazarlamacı sanıyor ama yaptığı şey yalnızca bir dükkân açıp kasada durmak. Oysa pazarlama, dükkânın var olma sebebini, müşterinin neden gelip gitmesi gerektiğini, fiyatın neden o şekilde belirlendiğini anlatır. Strateji olmadan satış sadece geçici bir işlemdir. Bu karıştırma hali yüzünden dijital dünya, fikir üretiminden uzak bir “kampanya mezarlığına” dönüşüyor.

Dijitalleşme seviyesi de sanıldığı gibi ürünün kendisiyle değil, tüketicinin davranışıyla belirlenir. Her ürün dijitalde aynı düzeyde satılabilir değildir. Basit, risk düzeyi düşük, sık alınan ürünlerde dijital tanıtım yeterlidir ama karmaşık, deneyim gerektiren veya yüksek riskli ürünlerde dijital sadece bir vitrindir. Tüketici için dijital dünya, çoğu zaman bir fuar alanıdır. Gezer, bilgi toplar, markaları karşılaştırır, ama satın alma davranışı başka bir zamanda ve başka bir yerde gerçekleşir. Bu gerçek göz ardı edilince, “reklam verdik ama satış olmadı” serzenişleri havada uçuşur. Oysa sorun reklamda değil, ürün-tüketici-dijital uyumsuzluğundadır.


dijital pazarlama

Tüketicinin bilgi ve deneyim düzeyi dijitalleşme potansiyelini belirleyen asıl faktördür. Ürünü hiç bilmeyen ya da denememiş biri için dijital, sadece bir bilgilendirme aracıdır. Bilgi sahibi ama deneyimsiz biri için dijital, yönlendirici bir köprü olabilir. Deneyimli tüketici için dijital, artık sadece bir tanıtım değil, satışın kendisidir. Asıl dijitalleşme burada başlar. Yani mesele “ürün dijitale uygun mu?” değil, “tüketici bu ürünü dijitalden satın almaya hazır mı?” sorusudur. Davranışsal seviye düşükse, milyon dolarlık reklam bütçeleri bile satışa dönüşmez.

Pazar bölümlendirme dendiğinde hâlâ demografik tablolara sıkışıp kalmak, dijital pazarlamanın ruhunu anlamamaktır. Dijitalde yaş, cinsiyet, bölge gibi veriler elbette anlamlıdır; ancak çoğu zaman tek başına stratejik yönlendirme için yetersiz kalır. Bu veriler, davranışsal analiz için bir ön filtre sunar ama karar sürecini açıklamaz. Asıl sinyal, tüketici davranışındadır: risk algısı, bilgi düzeyi, karar süresi ve deneyim seviyesi gibi değişkenler, gerçek bölümlendirme eksenlerini oluşturur. Demografik veriler bu davranışsal patternleri modüle edebilir; fakat bu eksenleri görmeden yapılan her dijital kampanya, hedefe değil, rastgele kitlelere ulaşır yani stratejik kör atıştan farksızdır. Dijitalde ölçülen her veri, gerçekte sadece eğilimdir. Tutum değildir. Bir tıklama, bir gezinti, bir sepete ekleme, yalnızca yönelimi gösterir. Tüketicinin iç dünyasında oluşan duygusal veya bilişsel tutumu ölçmez. Gerçek tutum, nitel araştırma ve derinlemesine analizlerle anlaşılabilir. Ama bugün birçok kampanya yöneticisi, birkaç metrikle tüketicinin ruh halini çözdüğünü zannediyor. Bu da pazarlamayı veri değil, rakam büyüsü haline getiriyor.

Dijitalleşme artık bir tercih değil, stratejik bir zorunluluk. Ama bu zorunluluğun anlamı, bir satış kanalı açmak değil; davranışsal dönüşüme ayak uydurmaktır. Dijital pazarlama, bir ekranın arkasına saklanıp kampanya açmak değil; tüketicinin dijitaldeki davranışını, bilgi düzeyini, karar sürecini anlamak ve buna uygun strateji geliştirmektir. Strateji olmadan dijital pazarlama sadece gürültüdür. Reklam kampanyası değildir, stratejik bir düşünce sistemidir.

Dijital pazarlama

Evet, dijitalde satış yapıyorsanız kampanya yapmanız kaçınılmaz. Buna kimse itiraz etmiyor. Benim eleştirim ‘kampanya yapmayın’ değil, kampanyayı strateji yerine koymanıza. Kampanya bir sonuçtur, strateji değil. Kampanya, pazarlama düşüncesinin çıktısıdır; yerini alacak bir şey değildir. Fiziksel mağazanızın olmaması strateji yapma zorunluluğunu ortadan kaldırmaz, tam tersine güçlendirir. Çünkü sizin tek silahınız dijital. O yüzden daha net, daha hedefli, daha davranış odaklı olmak zorundasınız. Bugün dijitalde yapılan hatanın özü tam olarak şu: Kampanya açarak strateji kurulduğunu zannetmek. Oysa kampanya bir araçtır; yönünü strateji belirlemezseniz, havaya sıkılmış bir mermiye döner. Dijital satış yapan bir işletme için strateji, hedef kitleyi davranışsal patternlere ayırmak, bilgi ve deneyim düzeylerine göre mesajları farklılaştırmak, platform stratejisini doğru kurmak, dönüşüm hunisini netleştirmektir. Kampanya ise bu planın en son halkasıdır. Kampanyayla strateji eşitlenirse, siz sürekli reklam verir ama neden sonuç alamadığınızı anlayamazsınız. Yani mesele ‘kampanya yapalım mı yapmayalım mı’ değil. Mesele ‘kampanya yaparken neyin stratejik temelini kullanıyoruz?’ sorusudur. Fiziksel mağazanız olmayabilir ama bir ‘marka hafızası’ inşa edebilirsiniz. Ve o hafıza olmadan kampanya, sadece bir süreliğine dikkat çeker ama sadakat, güven veya davranış dönüşümü yaratmaz.


Kısacası dijital pazarlama, teknolojiyle değil kavramsal berraklıkla başlar. Reklamın etkisini doğru anlamadan, dijital satışla pazarlamayı ayırmadan, tüketicinin davranışsal seviyesini görmeden atılan her adım birer stratejik körlüktür. Dijital dünya bir pazaryeri değil, dev bir fuar alanıdır. Kimisi sadece gezer, kimisi bilgi toplar, kimisi satın alır. Pazarlamacı dediğin ise orada megafonla bağıran değil kalabalığın neden, nasıl ve ne zaman karar verdiğini anlayan kişidir. Ve işte o kişi, dijitalde gerçekten pazarlama yapıyordur.

2 Yorum


Selami
13 Eki

İlginç yazı olmuş

Beğen

foto isleme
foto isleme
13 Eki

günümüzün kavram kargaşasını çok güzel dile getirmiş ve açıklamışsınız. Keyifle okuduğum bu yazı için teşekkür ediyorum. 👏

Beğen
bottom of page